Etiketler

29 Temmuz 2012 Pazar

28 Temmuz 2012 Cumartesi

insanın güzel bir şeyler yaşaması için bile ne istediğini bilmesi gerekiyor. ne istediğini bilmeyen, matematiğini çözememiş insanların hayatı ne zor.
aslında belki en basit sorular cevaplayamadıklarımız.

15 Temmuz 2012 Pazar

herkes bir adım atsa dünya -- bi dakka ya?

devşirme tarihi estetiği ve çağa uyum sağlamış giydirme cephesiyle takkeli -türkan saylan kültür merkezi
 vs.
tek tek analizine girmek istemediğim bir akranımın giyim tarzı.
ne denir buna?
kimliksiz?
çok kimlikli?
oksimoron?


ya da ortada buluşmak?

8 Temmuz 2012 Pazar

önce yukarı 50 adım, sonra aşağıya, sağa ve sola, ve tekrar yukarıya

benimle alakalı olmayan benimle alakalı şeylerdeki umarsızlık payıyla, benim yaptığım başkalarıyla ilgili seçimlerdeki küstahlığın arasında gidip gelirken ellerim temiz olaydan çıkmaktı bütün derdim ama haliyle olmuyordu. kimseyi etkilemeden, herkesi etkilemek üzerine kurulu oksimoron bir hayat yolculuğunda çok devinim, hiç kazanım mottosuyla ilerliyordum. varacağım yer, epey sonra bunun gibi bir yer olacaktı, tıpkı o saçma "toplam yer değiştirme" sorularında olduğu gibi.
biliyordum.
durduramıyordum.

Karşı Cepheden Görünüş


3 Temmuz 2012 Salı

gelinliğiyle işeyen kirsten dunst

ara bir sokakta, dükkanın önünde arkadaşımı beklerken bir araba geri geri gitmek suretiyle kovaya çarptı, sonra araba istop etti ve çalışmadı. etrafta kimse yoktu ve adamın arabayı çalıştırabilmesi için birinin itmesi gerekiyordu.
--dışarıdan görünen;
adamın biri geri giderken arabayı çarpıyor, marş basmıyor, yardım edecek kimse de yok, karşı kaldırımda yeşil elbiseli, topuklu ayakkabı giyinmiş bir kız var ve araba çalışmadıkça adam mahcup oluyor, kız da "uff gerizekalı, aptal gibi çarptı arabayı, galiba beni kesiyo bi de salak :sss" diye düşünüyor.

--içimde yaşadığım
adam geri giderken arabayı çarptı. arabanın da marşı basmadı. bi yardım eden yok mu diye bakındım, yoktu, bir tek ben vardım. sonra elimi çekince uçan elbise eteğime ilişti gözüm, vazgeçtim. zaten bir kız olarak benim araba itmem yakışık almazdı. ama o tümseği geçse gidecekti, şimdi bunun kızı-erkeği mi var, insaniyetin kızı-erkeği mi var, fakat elbise var, var ve uçuyor, bari adamın yüzüne çok bakmayayım da, eli ayağına dolanmasın, ama yazık ya hakkaten, şu bakkalın oğlu gelmez mi acaba, of begüm de çıksın artık, terziye dikişi mi öğretiyor, keşke bugün elbise giymeseydim ya valla yardım ederdim.--gibi düşüncelerin arasında acılara gark oluyordum.

iç dünyam sürekli böyle saçma sapan çalkantılar içindeyken, dışarda hiçbir şey olmaması? aslında bu çok uzun bir konu tabi. böyle de bir şey var diye anlatasım geldi blog. kıssa yok. hisse yok. bir takım anılar. coşkun sabah. siyah saç, ağaçlıklı yol, ut. dut. büyükbabam. bıyık. bazı tarz erkekler. bomonti.